Onu tuzağa düşürmek. ...
Arama Sonucu – "Dairenin sekizde biri"
çarığı ters giydirmek (birine)
bk. Pabucu ters giydirmek. ...
Cebinden çıkarmak (birini)
Zeka, bilgi, beceri vb. bakımlardan söz konusu kimseden üstün olmak. ...
çekeceği olmak (birinden, bir şeyden)
Karşılaşacağı kötü durumlar olmak. ...
çekip çevirmek (bir yeri) (birini)
1 .Bir yeri, kuruluşu düzene koymak, iyi biçimde yönetmek. -2. Birini tutumlu, düzgün yaşayabilir duruma getirmek. ...
çelme atmak (takmak) (birine) (bir işe)
– çelme ile onu düşürmeye çalışmak
– işin başarı ile sonuçlanmasını engellemek. ...
Cemaziyelevvelini bilmek (birinin)
Onun herkesçe bilinmeyen, geş mişteki kötü bir durumunu bilmek. ...
çeneye tutmak (birini)
Aralıksız konuşarak ve konuşturarak onu oyalamak. ...
Cephe almak (birine)
Ona karşı düşmanca tavır takınmak; bir düşün ceye karşı olmak, direnmek. ...
Cesaret vermek (birine)
Birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklen dirmek; ona moral vermek. ...
Ceza kesmek (birine)
Bir görevli, yasadışı bir davranışı nedeniyle suçluya para cezası yazmak. ...
Cezaya çarptırmak (birini)
Onu cezalandırmak. ...
çiğ şiğ yemek<(birini)
öldürecek derecede öfkelenmek. ...
çileden çıkarmak (birini)
Birini densiz söz ve davranışlarıyla çok kız dırmak. (Kars. ifrit etmek.) ...
çimdik atmak (basmak) (birine)
Onu şimdiMemek. ...
çok görmek (bir şeyi birine)
1. Bir şeyi bir kimseden esirgemek, o şeyi ona değer bulmamak. -2. Birinin bir davranışını yadırgamak. ...
Dağa kaldırmak (birini)
istediğini elde etmek için birini dağa kaçırmak. ...
dairenin alan hesabında kullanılan değer
– pi sayısı ...
Dalına basmak (birinin)
Hoşlanmadığı bir davranışta bulunup onu kızdırmak. ...
Dalına binmek (birinin)
Onu tedirgin edici, kızdırıcı davranışta bulun mak. ...
Dama taşı gibi oynatmak (birini)
Bir kimsenin yerini keyfi olarak sık sık değiştirmek; onu bir yerden bir yere göndermek ya da atamak. ...
Damga vurmak (birine)
Onun hakkında kötü bir yargı vermek. ...
Damgasına vurmak (biri, bir şeye kendi)
O şeye kendisiyle ilgisi olduğunu ya da kendi yapıtı olduğunu belli edecek nitelikler vermek. ...
Damgasını vurmak (birine, bir şey)
O kimse işin kötü bir yargıya varmak; onu kötü bir adla adlandırmak. ...
Dara getirmek (bir şeyi, birini)
Onu aceleye getirmek, onun sıkışık durumundan yararlanmak. ...