Bir şey inanılması guş, şaşırtıcı bir nitelik te olmak. ...
Arama Sonucu – "Duş ı ıztırar"
Akıllı
– Uslu, gözü açık, zeki, acer, bilge, bilgin, kurnaz, akil, lebib, fatin
– sıfat. Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil
– ünlem. Karşısındakini küçümseme amacıyla söylenen bir ...
akıllı bilet
– Akbil. İstanbul genelinde toplu ulaşımda kullanılan elektronik ücret toplama sistemi ...
Akıllı uslu
– sf. Dengeli olan.
– zf. Akıllı olarak, yaramazlık etmeyerek
– Ağır başlı, terbiyeli, dengeli (Kimse). ...
akıllıca
– sıfat. Akla yakın, doğru, makul
– zarf. Akla yakın, doğru bir biçimde, akıllıcasına, akilane ...
akıllılık etmek
– yerinde ve uygun davranmak
– uyanık davranmak. ...
akılsal
– sıfat, felsefe. Düşünceyi ve gerçeği somut değerlerle birbirine bağlayan, hakikati içine alan ...
akılsızlık etmek
– düşüncesiz ve yersiz davranmak. ...
akım
– Akma işi.
– fizik. Hava, su vb. akışkan maddelerin veya elektrik yüklerinin belli bir yönde akışı, yer değiştirmesi, cereyan
– Sanatta, siyasette, düşünce hayatında ortaya çıkan ye ...
akım azalışı
– fizik. Akım uygulanan noktadan başlayarak boru hattı boyunca boru potansiyelinin ve borudan geçen akımın azalması ...
akım ölçümü
– coğ. Bir akarsuda veya kanalda bir saniyede akan suyun hacmini ölçme ...
akım trafosu
– Akımı belli bir oran içinde değiştirip yüksek gerilim devresinden yalıtım altında koruyan ve ölçü devrelerine veren araç ...
Akıman
(Tür.) Er. – Cömert, eli açık kimse. ...
akın akın
– zf. Arkası kesilmeyen kalabalık öbekler durumunda ...
akın etmek
– düşman ülkesine saldırmak, baskın yapmak
– toplu olarak gitmek, üşüşmek ...
akıncı
– tarih. Düşman ülkesine akın yapan savaşçı
– spor. İleri uç oyuncusu.
– forvet
– Asıl görevi, topu karşı takımın kalesine sokmak için akınlar yapmak olan, akıncı katındaki 5 o ...
akıncılık etmek
– düşman ülkesindeki karşı güçleri yıldırmak, tedirgin etmek ...
akıner
– Akın yapan er. ...
Akıntıya bırakmak (bir şeyi)
Olayların gelişmesini engellemeye şa lışmadan sonucu kabullenmek. (Kars. işi oluruna bırakmak.) ...
Akıntıya kürek çekmek
– Olmayacak bir iş için boşuna çaba harcamak. ...
akır
1.kısır. 2.verimsiz. ...
akışmak
– (nsz) Karşılıklı akmak
– Her yönden gelip gitmek
– Bir yöne hep birden, toplu olarak yürümek, üşüşmek.
– Toprak dam yağmurda akmak.
– Anlaşmak, kaynaşmak, arkadaş olmak ...
akıtma
– Akıtmak işi, isale
– Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.
– Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir du ...
akl-ı baliğ
ergin. ...
akl-ı evvel
Tanrı ...