kasıtlı olarak. ...
Arama Sonucu – "Kaş"
kase
1.çanak, kase. ...
kaşe
– Damga, mühür.
– sinema, televizyon. Belirlenmiş sürelerde çalışanlara ödenen ücret.
– Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap ...
kase-i ser
kafatası. ...
kaşeksi
– Kötü beslenme, süreğen veya kötücül bir hastalığın seyri sırasında oluşan ileri derecede zayıflık, bitkinlik ve çöküntü durumu ...
kaselis
çanak yalayıcı. ...
kasem
– ant,yemin ...
kaset
– İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu. ...
kasetçalar
– Kaset çalan araç.
– teyp ...
kaşi
çini, fayans. ...
kasib
kazanan. ...
KASiBE
(Ar.) Ka. – (bkz. Kasib). ...
kasid
1.ulak. 2.kasteden. ...
kaside
– On beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile uyaklı olan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı şiir türü.
– Boncuk, altın kolye.
& ...
kasideci
– Kaside yazan şair
– Birine yaranmak amacıyla aşırı övgüde bulunan kimse ...
kasidesera
kaside şairi. ...
kaşif
– esk. Var olan ancak bilinmeyen bir şeyi bulan, ortaya çıkaran kimse, bulucu.
– Bulan, keşfeden, bulucu. ...
kaşife
– Bulan, keşfeden, bulucu ...
KASIM
(Ar.) Er. 1. Taksim eden, ayıran bölen. Kasım b. Muhammed (s.a.) ...
kasir
kısa. ...
kasis
– Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler.
– Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek.
– Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçe ...
kasiyer
– Kasa başında oturarak para alıp kasa fişi veren kimse, kasadar
– İtalyanca. cassiere ...
Kaşık
– Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan saplı sofra aracı.
– Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta.
– Değirmencinin öğütme payı olarak aldığı tahıl ölçüsü.
– ...
kaşıkla verip kepçeyle geri almak
– yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak ...
Kasım kasım kasılmak
çok büyuklenrnek, gururlanmak. ...