– Çarpışmak işi, müsademe, sadme
– askerlik. Öncülerin veya küçük birliklerin yaptıkları küçük savaşma
– Ötelenme deyinimindeki molekül , atom ve öbür temel parçacıkların birbirlerin ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
çarpışmak
-le Birbirine çarpmak, tokuşmak
-le, askerlik Vuruşmak, savaşmak
– mecaz. Birbirine üstün gelmeye çalışmak ...
çarpıtmak
-i Çarpık duruma getirmek
-i, mecaz Yanlışa ve kötü duruma götürmek
-i, mecaz Gerçek anlamından saptırmak. ...
çarpma
– Çarpmak işi
– Kuyu çengeli biçiminde beş kollu büyük olta iğnesi.
– mat. Dört işlemden biri, çarpmak işlemi, darp.
– müz. Alaturka müzikte temel notaların arasına sıkıştırılm ...
çarpmak
-e Hızla değmek, vurmak
-i Etkisiyle birdenbire hasta etmek
-i Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
-i El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
-i Kurnazlıkla ele geçirmek
– Kal ...
çarptırmak
-i Çarpma işini yaptırmak veya çarpmasına yol açmak
-e, -i Yankesiciye kaptırmak ...
çarşafa dolanmak
işinden şıkılmaz duruma gelmek. (Kars. çapraza sarmak.) ...
çarşur olmak
Yararsız yere harcanıp ziyan olmak. ...
çaşıtlamak
– Casusluk yapmak ...
çatılmak
– Çatma işine konu olmak ...
çatınmak
– Kaşlarını çatıp surat asmak ...
çatır şatır şatlamak
çok kıskanmak. ...
çatırdamak
– “Çatır” diye ses çıkarmak
– mecaz. Çökmeye, yok olmaya yüz tutmak, tehlikeli duruma düşmek ...
çatışma
– Çatışmak işi
– Silahlı büyük kavga, arbede
– askerlik. Savaş maksadıyla düşmana karşı ilerleyen bir birliğin karşı tarafın keşif ve güvenlik kollarıyla arasındaki ilk silahlı vuruş ...
çatışmak
-le Birbirine çatmak veya çatılmak
-le Karşılıklı vuruşmak.
-le Kavga etmek
-le Söz, iddia veya davranış birbirini tutmamak, birbirini çelmek, mütenakız olmak.
-le Deve ve köpek çiftleşmek ...
çatlamak
– Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak
– Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak
– mecaz. Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ...
çatma
– Çatmak işi.
– Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça.
– Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi, Yörük çadırı.
– ...
çatmak
-i Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
-i Kereste vb.ni birbirine tutturmak
-i Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları b ...
cavlamak
– (nsz) hlk. Kavlamak, tüyünü dökmek, tüysüzleşmek, tüyü dökülmek, çıplak kalmak.
– (nsz) Ölmek.
– Su ses çıkarmak, çağlamak.
– Kumarda kaybetmek. ...
çavma
– Çavmak işi ...
çavmak
– halk ağzında. Güneş doğmak.
– halk ağzında. Dağılıp yayılmak, saçılmak.
-den, mecaz Cıvmak
– İleri fırlamak, istikametini değiştirmek, sapmak.
– (Vücut) pişmek, isilik olmak, ...
çaydan (denizden) geçip derede boğulmak
Bir işin yapılması sırasında büyük engelleri aşıp tam sonuca ulaşılacağı anda önemsiz bir neden yüzünden başarısız olmak. ...
caydırmak
-i Cayma işini yaptırmak ...
çayı görmeden paçaları sıvamak
bk. Dereyi görmeden paçaları sıvamak. ...
cayırdamak
– Nesneler “cayır” sesi çıkararak yanmak veya yırtılmak ...