1. Onu kabul etmemek. -2. Onu geldiği yere göndermek. ...
Arama Sonucu – "bir kişilik müzik"
Geri durmamak (bir şeyden)
O şeyi yapmaktan kaşınmamak. (Kars. Aşağı kalmamak.) ...
giysilere dikilen bir tür süslü şerit
– harç ...
Gizli tutmak (bir şeyi)
Bir olayı, bir haberi hiç kimseye duyurma mak, aşıklamamak. ...
Gıcık almak (kapmak) (bir şeyden, birinden)
Onun söz ve davranışlarından, kimi özelliklerinden hoşlanmamak; dahası sinirlenmek. ...
Gıcık olmak (birine, bir şeye)
Bir davranışa ya da bir kimseye sürek li olarak sinirlenmek. ...
Gına gelmek (getirmek) (birine, bir şeyden)
O şeyden bıkmak, usanmak. ...
Gırgır geçmek (biriyle)
1. Onunla alay etmek. -2. Gevezelik etmek. ...
Gırtlak gırtlağa gelmek (biriyle)
Onunla kavgaya tutuşmak; boğaz boğaza gelmek. ...
göbeği biriyle bağlı (veya beraber kesilmiş)
her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılan bir söz ...
Göğsü kabarmak (bir şeyden)
Ondan büyük övünş duymak, kıvan mak. ...
Göğüs germek (bir şeye)
Her türlü güçlüğe dayanmak, bilinçlice karşı koymak, direnmek. ...
Göklere çıkarmak (birini)
Onun yaptıklarını, niteliklerini abartarak öv mek, onu yüceltmek. (Kars. övgüler düzmek.) ...
Gökte ararken yerde bulmak (bir şeyi, birini)
Ele geçirilmesi güç sanılan bir şeyi, birini kolayca bulmak. ...
Gölge düşürmek (bir şeye)
Bir şeyin bilerek ya da bilmeyerek değe rini azaltmak. ...
Gönlünden geçirmek (birini, bir şeyi)
Onu şöyle bir düşünmek, istemek; içinden geçirmek. Gönlünden kopmak ...
Gönlünü kaptırmak (birine)
Ona aşık olmak. ...
gönül birliği
– Duygusal anlaşma ...
Gönül vermek (birine) (bir şeye)
1. Ona aşık olmak. -2. Ona sevT giyle bağlanmak. ...
Görülecek hesabı olmak (biriyle)
Onunla aralarında çözümlenecek bir sorunu olmak. ...
görüntüsü köpeğe benzeyen yırtıcı bir etçil
– sırtlan ...
görüş birliği
– Aynı görüş ve düşüncede olma.
– Görüş, ve kanılar arasındaki tam uyuşma durumu
– İng. consensus ...
Gövdeye atmak (indirmek) (bir şeyi)
Onu büyük bir iştahla yemek; mideye indirmek. ...
Göz ardı etmek (bir şeyi)
Onu görmezlikten gelmek, ona gereken il giyi, önemi göstermek. ...
Göz aştırmamak (birine)
Ona herhangi bir şey yapma fırsatı vermemek. ...