-i, argo. Hızlı bir biçimde yiyecekleri mideye indirmek ...
Arama Sonucu – "kast etmek"
lütfetmek
-e, -i Vermek, ihsan etmek, bağışlamak
-i Söylemek, bildirmek
– İzin vermek, müsaade etmek.
– Yüksek veya saygın bir kimse alçak gönüllülük göstermek ...
Madara etmek (birini)
Yalanını, yanlışını ortaya çıkarıp onu kötü duruma düşürmek, mahcup etmek. ...
Madik atmak (etmek, oynamak) (birine)
– argo, dolap çevirmek, hile yapmak ...
mağdur etmek
haksızlığa uğratarak zor durumda bırakmak. ...
mağfiret etmek
Tanrı bağışlamak ...
mahcub etmek
utandırmak ...
Mahkum etmek (birini, bir şeye)
1. Mahkeme yargılayıp ceza ver mek. -2. Kötü bir duruma sürüklemek. -3. Bir işi yapmaya mecbur et mek. ...
mahrum etmek
yoksun bırakmak ...
mahvetmek
yok etmek. ...
mahzun etmek
hüzünlendirmek ...
makastar
– Kumaş biçen, prova yapan, parçaları patrona göre ayarlayan, iş dağıtımını yapan usta, makasçı ...
Mal etmek (bir şeyi kendine) (bir şeyi bir şeye)
1. Kendisine ait olmayan bir şeyi kendisinin yapmak. -2. Bir malı belirli bir para ile yapmış ya da sağlamış olmak. ...
malumatfuruşluk etmek
bilgiçlik taslamak ...
malumu ilam etmek
– bilinen ve açık olan bir şeyi söylemeye, açıklamaya kalkmak ...
mamur etmek
bayındırlaştırmak. ...
manipüle etmek
– insanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri halde etkilemek ve seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirmek ...
Mars etmek (birini)
1. Tavla oyununda karşı tarafın pul almasına fırsat bırakmadan bütün pulları toplayıp oyunu kazanmak. -2. Karşısındakini hiçbir söz söylemeyecek duruma getirmek. ...
Maskara etmek (birini) (bir şeyi)
1. Onu gülünş, rezil duruma getir mek. -2. Onu bozmak, berbat etmek, işe yaramaz duruma getirmek. ...
massetmek
emmek, çekmek ...
Mat etmek (birim*)
1. Onu satranşta yenmek. -2. Tartışmalı bir konu da birini yanıt veremez duruma düşürmek. ...
matlub etmek
istemek ...
Maymuna benzetmek, (çevirmek, döndürmek) (bir şeyi, birini)
– Onu gülünç ve çirkin duruma sokmak ...
mazbata tanzim etmek
tutanak düzenlemek. ...
medhetmek
övmek ...