aslında, gerçekte, işin aslında. ...
Arama Sonucu – "lisan-ı hal"
hal
üstü kapalı Pazar ...
Hal hatır sormak (birine)
Bir kimseye “nasılsınız” diye sormak. ...
hal-i alem
– Dünyanın vaziyeti, alemin durumu.
– Şimdiki hal ve yaşama şekli.
– İçinde yaşanılan dönem.
– Alemin hali, durumu. ...
hala
– Babanın kız kardeşi, bibi.
– Teyze.
– Ar. hâlâ
– Hele, şimdilik
– zf. Şimdiye kadar, o zamana kadar, halen, henüz ...
Halaç
– iğ.
– Dolu.
– iran’ın güneydoğusundaki bir Türk topluluğu veya bu topluluktan olan kimse ...
HALAHA
israil’de dini kurallara verilen ad ...
halaik
1.yaratıklar. 2.halayık. ...
halal
mesafe, aralık, açıklık. ...
halas
– Bir yerden, bir şeyden kurtulma, kurtuluş ...
halas bulmak
kurtulmak. ...
halas olmak
kurtulmak. ...
HALAşE
Gemi dümeni ...
halaşina
halden anlayan. ...
HALASKAR
Kurtarıcı ...
halaskar
kurtarıcı. ...
HALASTAR
çay demliğine veya küçük güğüme verilen ad ...
halat
– Pamuk, kenevir, Hindistan cevizi gibi bitkisel liflerin veya çelik tellerin sarılmasıyla oluşan kolların bir arada bükülmesiyle elde edilen kalın ip ...
halat çekme
– spor. Bir halatı birer ucundan tutan iki tarafın birbirini çekmesiyle yapılan yarışma ...
Halat ucu
– çıma ...
halavet
– Hoşluk, tatlılık, zevk ...
halay
– Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde genellikle davul ve zurna eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunu
– Başörtüsü.
– Alay
– Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine özg ...
halay çekmek (veya tepmek)
– halay oyunu oynamak ...
halayık
– Kadın köle, cariye ...
haldar
benli. ...