– Salmak işi.
– Pirinçle pişirilen bir tür yemek
– hlk. Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para.
– Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası.
– Kuşların üretilmesine ayrılan oda.
– sf. Başıboş gezen (hayvan)
– sf. Sürekli akan (su).
– tar. Osmanlı Devleti’nde kol gezen kolluk eri.
– Kimi köylü elbiselerinde kolun yeninden sarkan uzun kumaş parçası.
– Kimi köylü şalvarlarının dizden aşağısına dikilen alaca renkli bölüm.
– Büyük başörtüsü, yazma.
– Bir arktan akıtılarak getirilen su.
– Ağaç kesmek ya da yontmak için kullanılan bir yanı keser, öteki yanı balta biçiminde araç.
– Bebek salıncağı.
– Pala, büyük bıçak, saldırma.
– Birkaç evlek asma bağı ya da gül bahçesi.
– Tarlada ekin ekmek için ayrılan toprak parçası.
– Üstü ve üç yanı kapalı ağıl.
– Bulgurlu ya da pirinçli lahana yemeği.
– Yapıların çatılarında kullanılan dört köşeli kalınca kereste.
– Köy bütçesi için köylülerden alınan vergi.
– Vergi.
– Bir evleklik yer.
– Biçilmiş ağaç parçası, kiriş.
– Kalın kereste.
– Uğurlama.
– İnşaat yapımında kullanılan büyük, uzun ağaç
– Kalas, kiriş
– Köy işlerinde kullanılmak üzere toplanan para, bir köyün ortak bütçesi
– Bir telin tınlaması devam ederken tele ikinci kez vurulmaksızın, parmaklar aynı tel üzerinde iki perdeye birden basılı konumda iken üst perdedeki parmağın aniden kaldırılması yoluyla ikinci bir ses elde edilmesi yöntemi.
– Köy gelirlerinin, köyün zorunlu işlerini ve köydeki aylıklı görevlilerin aylıklarını karşılamaya yetmediği durumlarda, 20 lirayı geçmemek üzere her aileden alınan bir tür yerel vergi.
– Sebze bahçesinin yollar ile su arkları arasında kalan bölümleri.
– Bahçelerde büyük su arklarına ulaşan küçük su arkları.
– Hamur tatlısı.
– Başı boş, yularsız, serbest.
– İng. pull (-off), assessment