– sf. Aptal, sersem, ahmak.
– Boşboğaz, geveze.
– Aptal, salak.
– Tembel. ...
Arama Sonucu – "Agız tadı"
açık ağızlılık
– Açık ağızlı olma durumu ...
açıkağız
– bitki bilimi. Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris) ...
adamcağız
– Kendisine sevgi veya acıma duyulan erkek ...
ağız
– anat. Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ.
– Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü
– ...
ağız (veya ağzını) açmak
– konuşmaya başlamak
– kesici aletleri keskin duruma getirmek
– ağır sözler söylemeye başlamak
– azarlamak, paylamak
– alık alık bakmak. ...
ağız açmak
– konuşmaya başlamak
– kesici aletleri keskin duruma getirmek
– ağır sözler söylemeye başlamak
– azarlamak, paylamak
– alık alık bakmak. ...
ağız açmamak
– Tek bir söz olsun söylememek, susup kalmak ...
Ağız Açtırmamak
– çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak ...
ağız ağıza
– zf. Ağzına kadar, tamamen ...
ağız ağıza vermek (konuşmak)
– iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak ...
ağız alışkanlığı
– Bir sözü sık sık kullanma durumu
– Bir sözü istem dışı olarak sürekli tekrar etme ...
ağız aramak (yoklamak)
– öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak ...
ağız bağı
– den. Bir kancanın ağız bölümüne ince bir halatı birkaç kez sıkıca dolayarak oluşturulan çıkıntı.
– Çuval ağzı bağlamakta kullanılan ip, sicim.
– Çift sürülürken, öküzlerin ot yemem ...
ağız birliği
– Bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşma, söz birliği ...
Ağız birliği etmek
– bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşmak. ...
ağız dalaşı
– mecaz. Tartışma ...
Ağız dalaşı (dalaşması)
– Tartışma
– Sözle yapılan kavga. ...
ağız değişikliği
– Yenilen veya yenilecek yemeğin çeşidinde yapılan değiştirme
– Önceden söylediği sözü söylememe veya değişik bir biçimde söyleme durumu ...
Ağız değiştirmek
– önce söylediğini başka türlü anlatmak ...
ağız dil vermemek
– konuşmamak, susmak ...
ağız dolusu
– sıfat, mecaz. Ağzın alabileceği kadar
– sıfat, mecaz. Birçok, birbiri ardınca olan ...
Ağız dolusu (küfür, laf etmek)
– sf. Ağzın alabileceği kadar
– Birçok, birbiri ardınca olan ...
Ağız eğmek (birine)
Bir şeyi ondan yalvarırcasına istemek ...
ağız ellemek
– Ağız aramak, düşünce yoklamak, istimzaç etmek ...