– Belirti, işaret.
– ilinek.
– Sağır ve dilsiz.
– Aras
– Hastalık, dert.
– Esenlik, mutluluk, saadet
– Soğuk.
– Sel, akıntılı su.
– Bir çeşit ot. ...
Arama Sonucu – "Araz"
arazi
– coğrafya. Yeryüzü parçası, yerey, toprak
– Yer. ...
arazöz
– Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan araç ...
başkalarının sırtında yaşayan canlı parazit
– asalak ...
BiLFARZ-FARAZA
Diyelim ki , tutalım ki ...
CELAL-HARAZA-RiS
öfke ...
EN-ARAZET-VüSAT
Genişlik ...
faraza
diyelim ki. ...
farazi
– sıfat. Varsayımsal
– Sanal
– Var saymaya, farz ve takdire dayanan, gerçek olmayıp farzedilmiş olan, hipotetik
– Arapça. farżī ...
faraziyat
– Varsayımlar ...
faraziye
– Varsayım ...
faraziyye
varsayım. ...
GARAZ
– Kin.
– Hedef, amaç, maksat.
– Büyük küp.
– Ok atılan nişan ...
Garaz bağlamak (birine)
Ona karşı düşmanca duygular beslemek; kin beslemek (bağlamak). ...
garazalud
maksatlı. ...
garazkar
garazlı, maksatlı. ...
HARAZA
– hlk. Kavga, gürültü, karışıklık
– Öfke, sinir.
– hlk. Sığırın öd kesesinden çıkan taş.
– Ciğer hastalığı, öksürük
– Biçilirken tarlaya dökülen tohumlardan ertesi yıl ke ...
HIR-MARAZA
Kavga ...
KiTiARAZ
(Fars.) Ka. – Dünyayı süsleyen, dünyanın süsü olan. ...
maraz
– Hastalık.
– Dayanılması güç durum.
– Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan
– Ağızdan çıkan sıvı, salya.
– Oysa
– Sergi.
– ing. disease
– Fr. Angiopath ...
maraza
– halk ağzında. Hastalık.
– halk ağzında. Anlaşmazlık, çekişme, kavga. ...
marazi
hastalıklı, hastalkla ilgili. ...
marazlanmak
– (nsz) hlk. Hastalanmak, hasta olmak ...
metruk arazi
— Kamunun ortak kullanımına terk edilen yerler (yollar/tarik-ı-âm, meydanlar, mesire yerleri vb.),
— Bir/birkaç köyün/kasabanın kullanımına terk edilen yerler (mera, yaylak, kışlaklar, harman yerleri ...
muaraza
– Kavga, çekişme, niza
– Söz veya fikirle birbirine karşı çıkma, karşı koyma, muhalefet
– hukuk. Payına düşene yâhut kendisiyle ilgili bir hükme veya kānûna karşı hak talebinde bulun ...