Hiçbir iş yapamamak. ...
Arama Sonucu – "Belli bir topluluğa özgü işaret"
Elinden bir kaza (sakatlık) çıkmak
istemeyerek birisini yaralamak ya da öldürmek. ...
Elinden bir şey gelmemek
Olanaksızlık, çaresizlik ya da beceriksizlik yüzünden yardıma olamamak. ...
Elinden düşürmemek (bir şeyi)
Sürekli onunla ilgilenmek. ...
Elinden hiçbir şey kurtulmamak
Her şeyi becerebilecek yetenekte olmak. ...
Elinden tutmak (birinin)
1. Ona yardım etmek. -2. ilerlemesine yardıma olmak, kayırmak. ...
Eline bakmak (birinin)
Bir kimsenin yardımıyla geçinebilir durumda otmak. ...
Eline düşmek (bir şey birinin) (biri birinin)
1. O şey (yer vb) onun egemenliği, buyruğu altına girmek. -2. Ona yakalanmak. -3. Kendisine hıncı bulunan bir kimseye muhtaç duruma gelmek. – ...
Eline geçmek (bir şey) (birisi)
1. Kazanmak, elde etmek. -2. Bulmak. -3. Yakalamak. ...
Eline kalmak (birinin)
Kendisine yardım edecek ya da bakacak on dan başka kimsesi kait ak. ...
Elini ayağını çekmek (biri, bir yerden)
Oraya uğramaz olmak, artık oraya gitmemek. ...
Elini ayağını kesmek (birinin, bir yerden)
Onun oraya uğramasını engellemek. ...
Elini eteğini çekmek (bir şeyden)
O şeyle ilgisini tümüyle kesmek. ...
Elini kolunu bağlamak (bir şey, birinin)
O şey onu hiçbir iş yapamayacak duruma getirmek. ...
Elini sürmek (bir şeye, birine)
1. bk. elini sürmemek. -2. Birine her hangi bir kötülük yapmak; dövmek, tecavüz etmek. ...
Elini sürmemek (bir şeye)
1, O şeyi eline almamak, o işi yapma mak. -2. Tenezzül etmemek. ...
Elini uzatmak (birine)
Ona yardım etmek, destek olmak. ...
Eliyle koymuş gibi (bulmak) (bir şeyi, birini)
Aradığını hemen, kolayca (bulmak). ...
Emek vermek (bir şeye) (birine)
1. Bir şeyin meydana gelmesi için özen göstererek çok çalışmak. -2. Bir kimsenin yetişmesi işin büyük çaba harcamak. ...
Emniyet etmek (birine)
Ona güvenmek, emanet etmek. ...
Emniyet vermek (birine)
Ona güven duygusu vermek. ...
en küçük topçu birliği
– batarya ...
ENBiRE
üstü toprak sıvalı damlarda sıva altına yerleştirilen talaş çalı çırpı ...
Endazeye vurmak (bir şeyi)
Onu hesaplamak, ölşmek. ...
Endişe duymak (bir şeyden)
O şey işin kaygılanmak, tasalanmak. ...