“Yaptıkları akıl ve mantığa sığmıyor, inşallah bundan sonra akıllanır.” anlamında. ...
Arama Sonucu – "Birine musallat olmak"
Allah manda şifası versin (birine)
çok yiyenlere takılmak, onlan yer mek amacıyla söylenir. ...
Allaha bir can borcu olmak
Allah’a vereceği canından başka hiç kimseye borcu olmamak. ...
Allak bullak olmak
1. Düzeni bozulmak. -2. Sağlıklı düşünemez du ruma gelmek. (Kars. Altüst olmak, karmakarışık olmak.) ...
alt olmak
– yenilmek ...
Alt üst olmak
1. Düzeni bozulmak, karmakarışık olmak. -2. Rahatsız lanmak. -3. üzülmek, tedirgin olmak. ...
Aman vermemek (birine, bir şeye)
1. Onu rahat bırakmamak, -2. Ona acımamak, merhamet etmemek. ...
analık etmek (birine)
– analık görevini yapmak
– ana gibi yakınlık göstermek ...
Anlayış göstermek (birine)
1. Onun yaptıklarını hoşgörüşle karşıla mak. -2. Ona istenen kolaylığı göstermek. ...
Ant vermek (birine)
“Allah aşkına”, “çocuklarının başı için” gibi söz lerle birisini bir şey yapmaya ya da yapmamaya mecbur etmek; ye min vermek. ...
Arada dağlar kadar fark olmak
Birbirinden çok farklı olmak. ...
Arka çevirmek (birine)
– Ona eski yakınlığını göstermemek; sırt çevirmek. ...
Arka çıkmak (birine)
Bir kimsenin koruyuculuğunu üstlenmek, haklarını savunmak. ...
Arkasını (birine, bir şeye) vermek
Bir kimsenin koruyuculuğundan güç almak ona dayanmak yaslanmak. ...
Arkasını çevirmek (birine, bir şeye)
– Onunla ilgilenmez olmak, ona önem vermemek ...
Arkasını dayamak (birine, bir şeye)
Güçlü bir kimsenin koruyuculuğunda olmak; sırtını dayamak. ...
aşikar olmak
ortaya çıkmak, belli olmak. ...
Aşıklısı olmak (bir şeyin)
O şeyin meraklısı, tutkunu, düşkünü olmak. ...
astarı yüzünden pahalı olmak (pahalıya gelmek)
– bir işin ayrıntılarına harcanılan para veya emek, elde edilen sonucun değerini aşmak ...
Ateş açmak (birine, bir şeye)
– ateşli silahla mermi atmaya başlamak ...
Ateş etmek (birine, bir şeye)
Ona silahla mermi atmak. ...
Ayağı (ayakları) (birbirine) dolaşmak
Telaş, utanma, heyecan vb. etkisiyle düzgün yürüyememek; ne yapacağını şaşırmak; yanlış bir davranışta bulunmak. ...
Ayağına bağ olmak
işine engel olmak. ...
Ayağının altında olmak (bir yer birinin)
Bulunduğu yerden geniş bir alanı görür durumda olmak ...
Ayak uydurmak (birine, bir şeye)
– yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak
– ayak açmak
– mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek ...