– Alma işi.
– Kurum, çalım, gurur.
– mec. Çekicilik
– Vergi
– Çalım, gösteriş, hal, tavır.
– Pekmez kaynatılan tava veya kazanın ölçüsü
– Genişlik, hacim
– bk. algı
– Ceza, kötülüğe karşılık
– Pamuk ipliği.
– Eğirilmek üzere hazırlanmış bir miktar yün.
– Alacağı, alabileceği: Bugün ben alımımı aldım.
– Suç karşılığı ceza.
– Ustalık, beceri, yetenek.
– İstek, dilek.
– Alim
– Bir elektrik çevriminin celisinin (dalga direncinin) tersi
– iştira
– Mal ve hizmetlerin ya da üretim faktörlerinin para karşılığında satın alınması.
– Alacak, hak.
– İng. admittance, purchase