- dilin kemiği yok
- dinine yandığım
- Dirsek çevirmek (birine)
- Diskur geçmek (çekmek) (birine)
- Dizlerinin bağı çözülmek
- doğru bildiği yoldan ayrılmamak (veya şaşmamak)
- Dokuz doğurmak
- Dolap çevirmek (döndürmek)
- dolma yutmak
- Dört yanı deniz kesilmek
- Dostlar alışverişte görsün (diye)
- dudak (dudağını) bükmek
- Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü
- Duman attırmak
- Duman etmek (birini, bir şeyi)
- Duman olmak
- Dümen çevirmek
- Dümen kırmak
- dümen kullanmak
- Dümen suyunda gitmek (birinin)
- Dümen yapmak
- dümeni kırmak
- Dünya başına yıkılmak
- dünya bir araya gelse
- Dünya varmış
- dünyayı zindan (veya zehir) etmek (veya dünyayı başına dar etmek)
- Düşüncesini açmak (birine)
- Düşüp kalkmak (biriyle)
- Dut gibi olmak
- düven sürmek (dövmek)
- Düzen kurmak
- Efkar dağıtmak
- Ekmeğine yağ sürmek (bir şey, birinin)
- Ekmeğini taştan çıkarmak
- Ekmeğini yemek (birinin)
- El açmak
- eli dar (darda) olmak
- Eli varmamak (gitmemek) (bir şeye)
- Elinde olmak (bir şey)
- Elinden geleni ardına koymamak
- Ense yapmak
- Entrika çevirmek
- eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek (veya koymak)
- eşekten düşmüş karpuza (düşmüşe) dönmek
- Etekleri tutuşmak
- Etekleri zil çalmak
- eti ne budu ne?
- Ettiğiyle kalmak
- Ev açmak
- Ev yıkmak
- Eyvallah demek (bir şeye) (birine)
- eyyam ola
- Faka basmak
- Fal açmak (fala bakmak)
- Fit sokmak (vermek)
- fırın ekmek yemesi lazım
- gafil avlanmak
- gardını almak
- Gavur ölüsü gibi
- Geceyi gündüze katmak
- Gel zaman git zaman
- gönlü kırılmak
- Gönlünde yatmak
- Gönlünü kırmak
- gönül açmak
- Göz açıp kapayıncaya kadar
- Göz kulak olmak (bir şeye, birine)
- Göze batmak
- Göze girmek
- gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak)
- Gözlerini açmak (biri) (birinin)
- gözlerini fal taşı gibi açmak
- Gözü arkada kalmak
- Gözü dalmak
- Gözü hiçbir şey görmemek
- gözü kör olsun (bir şeyin)
- Gözünde tütmek (bir şey, yer, kimse)
- gözüne dizine dursun
- gözünü (veya gözlerini) oymak
- Gözünü açmak
- Gözünü dört açmak
- Gözünün içine bakmak
- Gücüne gitmek
- Hadise çıkarmak
- halay çekmek (veya tepmek)
- Halvet olmak (birileriyle, biriyle) (bir yer)
- Haraç mezat satmak
- Hararet vermek (bir şey, birine)
- hayran olmak (veya kalmak)
- Hem kel hem fodul
- hevesi kursağında (boğazında veya içinde) kalmak
- Hoşbeş etmek (biriyle)
- Hurdaya çevirmek (bir şeyi)
- içi cız etmek
- içi içini yemek
- içimizdeki irlandalı
- içine kurt düşmek
- içini aşmak (birine)
- içini kurt yemek (kemirmek)
- içli dışlı olmak (biriyle)
- ilgi beslemek (bir şeye, birine)
- ilk göz ağrısı
- ince eleyip (eğirip) sık dokumak
- infial uyandırmak
- insan ayağı değmemiş (veya basmamış)
- insan kuş misali
- iş açmak
- iş çevirmek
- iş işten geçmek
- işi başından aşmak (işi başından aşkın olmak)
- işin içinde iş var
- iştah açmak
- işten bile değil
- Istırap vermek (bir şey, birine)
- ışık tutmak
- jeton geç düşmek
- Kabak tadı vermek
- kabına sığmamak
- Kabuğuna çekilmek
- Kabus basmak (çökmek)
- Kaçın kurası
- kadere boyun eğmek
- kafa (kafasını) şişirmek
- Kafa patlatmak
- Kafa tutmak (birine)
- Kafadan atmak
- Kafasına dank etmek (demek)
- Kafasına koymak (bir şeyi)
- Kağıt üzerinde kalmak
- Kalbini (birine) açmak
- Kalbini kırmak
- kalbura dönmek
- Kan revan içinde
- Kan ter içinde kalmak
- Kanat germek (birine)
- Kanı kaynamak (birine)
- kanı kaynamak (birinin)
- Kapı açmak (bir şeye) (bir şeyden)
- Kapı dışarı etmek (birini)
- Kapısı (herkese) açık olmak
- Kara kara düşünmek
- karanlıkta göz kırpmak
- Karga tulumba etmek (birini)
- karış karış dolaşmak
- Karnı zil çalmak
- kaş yapayım derken (veya yaparken) göz çıkartmak (veya çıkarmak)
- Kasvet vermek (bir şey birine)
- kazan (biri) kepçe (bir yer)
- Kazdığı çukura (kuyuya) kendisi düşmek
- Kemikleri sızlamak
- Kendi ağzıyla tutulmak
- Kendini bir şey sanmak
- kendini bir yerde bulmak
- Kendini dev aynasında görmek
- Kendini naza çekmek
- Kesenin ağzını açmak
- kiminle dans ettiğini biliyor musun?
- Kin beslemek (bağlamak) (birine)
- Kılı kırk yarmak
- kılıç kuşanmak (veya takmak)
- Kırdığı koz (ceviz) kırkı (bini) açmak
- Kısmeti açık
- köpeğin ağzına kemik atmak
- Kötüye kullanmak (bir şeyi)
- Kucak açmak (birine)
- küçük düşürmek
- kulağı (veya kulakları) çınlasın
- kulağına fısıldamak
- Kulağına küpe olmak
- Kulağını açmak
- kulak (veya kulağını) tırmalamak
- Kulak kabartmak
- Kulak misafiri olmak
- Kulak tutmak (vermek) (bir şeye, birine)
- kulakları dolmak
- kulakları paslanmak
- kulakları patlatmak
- külfete katlanmak
- kumpasa gelmek
- Küplere binmek
- Kurban etmek (birini, bir şeyi)
- Kurban olayım
- Kuşa benzetmek (çevirmek)
- Laf açmak
- Laf lafı açmak
- laf ola beri gele
- Lafı çevirmek
- lafı mı olur?
- Leyleği havada görmek (ayakta)
- Madik atmak (etmek, oynamak) (birine)
- maksat hasıl olmak
- malumu ilam etmek
- mangal gibi yüreği olmak
- marka giymek
- Maşa gibi kullanmak (birini)
- Matem tutmak
- Maymun gözünü açtı
- Maymuna benzetmek, (çevirmek, döndürmek) (bir şeyi, birini)
- meftun etmek
- mel mel
Bu site kaynak olarak "TDK Büyük Türkçe Sözlüğü" kullanmaktadır. Ancak Türk Dil Kurumunun resmi sitesi DEĞİLDİR!.
Eş Anlamlısı, halk dilinde, halk ağzı, ne denir, eski dilde, mecazen, bulmacada ..
TR-Sözlük © 2020