- Mercimeği fırına vermek
- meydan dayağı atmak
- muma çevirmek
- muma döndürmek
- Muma döndürmek (çevirmek),(mum etmek) (birini)
- Mumla aramak (birini)
- mumla aratmak (bir şey başka bir şeyi)
- nabza göre şerbet vermek
- Nabzını yoklamak
- Nasrettin Hoca’nın türbesi gibi
- Neye uğradığını bilememek
- O yolun yolcusu
- Ocağını söndürmek
- ödü patlamak
- ölçüyü kaçırmak
- ömür sürmek
- Omuz Omuza
- Omuz silkmek
- önce can, sonra canan
- öp de başına koy
- öpüp (de) başına koymak
- ortalık sütliman olmak
- ortama ayak uydurmak
- pabucu dama atılmak
- Paradan çıkmak
- Parantez açmak
- Parmak ısırmak
- Pas vermek (atmak)
- Perdelerini açmak
- Pergelleri açmak
- pervane kesilmek
- peşinde (veya peşinden) koşmak
- Pot kırmak
- ram etmek
- reklam etmek
- Renk vermemek
- Sağ yapmak
- Sağlıcakla kal (kalın)
- şahken şahbaz olmak
- şarkı tutturmak
- savaş açmak (ilan etmek)
- Sefa sürmek
- sefine-i sübhaniye
- Selam vermek (birine)
- Ser verip sır vermemek
- sesi ayyuka çıkmak
- Silip süpürmek
- Sinirine dokunmak
- sirayet etmek
- sıçtı Cafer, bez getir
- Sıkıntı çekmek
- Sırt çevirmek (birine) (bir şeye)
- Sol yapmak
- Söz açmak (bir şeyden, birinden)
- Sözü çevirmek
- Sözüm yabana
- Su gibi ezberlemek (bir şeyi)
- Su götürür yeri olmamak
- Su içinde
- Su içinde kalmak
- Suratını çarşamba pazarına çevirmek
- Süt dökmüş kedi gibi
- Suya sabuna dokunmamak
- Tabanları yağlamak
- Tam adamını bulmak (tam adamına düşmek)
- Tatlı dil
- Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sürmek
- temin etmek
- tepe tepe kullanmak (birini veya bir şeyi)
- Tepesinde havan dövmek (değirmen çevirmek)
- Ters yüzüne çevirmek (birini)
- Tersyüz etmek (bir şeyi)
- türkü yakmak
- Uçan kuştan medet ummak
- uğurlar olsun
- Umut kesmek (bir şeyden)
- üstüne titremek
- üzerine alınmak
- üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi
- üzerine tuz biber ekmek
- Yabana atmak (bir şeyi)
- Yalan atmak (kıvırmak)
- yandı gülüm keten helva
- yaşını bitirmek (veya doldurmak)
- Yaz boz tahtasına çevirmek (bir şeyi)
- Yazık etmek (bir şeye, birine)
- Yazık olmak (bir şeye, birine)
- yedikleri içtikleri ayrı gitmemek
- Yer vermek (bir şeye) (birine)
- yere batasıca (veya batsın)
- Yerinde duramamak
- yıldırım gibi
- Yol açmak
- Yol gözlemek
- Yol tutmak
- yola çıkmak
- yolunda gitmek (veya yürümek)
- Yüreği oynamak
- Yüreği parçalanmak (parça parça olmak)
- yüreği sızlamak
- yüreğine saplanmak
- yüreğine su serpmek
- Yuvarlanıp gitmek
- Yuvasını yıkmak
- Yüz çevirmek (birinden)
- zahmet etmek
- Zaman öldürmek
- Zamana uymak
- zamanı geçmek (bir şeyin)
- Zarara sokmak (birini)
- zehir etmek