– serbest bırakmak, salıvermek
– esk. köle ve cariyelerin özgürlüğünü geri vermek. ...
Arama Sonucu – "kast etmek"
azimet etmek
– gitmek, yola çıkmak ...
Azizlik etmek
– Muziplik etmek, şaka yapmak.
– Beklenmedik, şaşırtıcı bir durumla karşı karşıya bırakmak. ...
azletmek
– Ar. azl + T. etmek
– (-i) Bir kişiyi görevinden almak, uzaklaştırmak ...
azmetmek
– Ar. azm + T. etmek
– (-e) Bir işteki engelleri yenmeye karar vermiş olmak ...
bahs etmek
ele almak, söz etmek. ...
bahş etmek
1.bağışlamak. 2.vermek. ...
bahşetmek
– Far. bahş + T. etmek
– (-i, -e) Karşılıksız olarak vermek, bağışlamak, sunmak ...
bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak ...
Baş etmek (bir şeyle) (bir kimseyle)
Onu yenmeye gücü yetmek, o konuda başarı kazanmak. ...
Baş göz etmek (birini)
– Herhangi bir tehlikeden sakınarak bir işi alelacele yapıp bitirmek
– Evermek, evlendirmek
(başgöz etmek) ...
Baş tacı etmek (birin)
Ona büyük saygı göstermek, değer vermek. Başta gelmek ...
Başına bela etmek (birini, bir şeyi)
Onu kendisine sıkıntı verecek bir durumu getirmek; o şeyin kendisini tedirgin edecek duruma gelmesine neden olmak. ...
Başından atmak (defetmek) (birini) (bir şeyi)
1. Rahatsızlık veren, artık sıkıcı olan bir kimseyle olan iliçkiye son vermek. -2. Yapılması güç olan ya da çok zaman alacak olan bir işi bırakmak. ...
bed etmek
başlamak. ...
bedbaht etmek
mutsuz etmek. ...
beddua etmek
– ilenmek, intizar etmek ...
bedmestlik etmek
içip için dağıtmak. ...
bel etmek
– işaret koymak, işaret vermek, işaretlemek.
– Belli etmek, im koymak.
– Ortaya çıkarmak ...
beletmek
– (-i) hlk. Kundaklatmak ...
belletmek
– (-e) Bellemesini sağlamak, öğretmek
– Belli etmek, açığa vurmak
– Öğretmek.
– Ayakkabı pençelettirmek ...
benzetmek
-e, -i Benzer duruma getirmek
-e, -i Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak
-i, mecaz. Kötü bir duruma getirmek, bozmak
-i, mecaz Dövmek ...
beraet etmek
aklanmak. ...
bertaraf etmek
gidermek. ...
Beş paralık etmek (birini)
Ayıplarını söyleyip onu küçük düşürmek. ...