– Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi
– Bu biçimdeki topluluğun durumu
– Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu
– Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman
– Nöbet
– Tahtadan oturak
– Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılan mobilya.
– Düzen
– Ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kuran ve ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde anlamlarında kullanılan bir söz
– Topluluktaki kişilerin belli zamanlarda sıra ile verdikleri yemek, şölen.
– Kimi sözcüklerin sonuna eklenerek ablatif anlamı verir
– Kimyon ve buna benzer kokulu bir ot.
– Kimyona benzer kokulu bir çeşit ot.
– Dizi halindeki takı. Onun sıraları vardı.
– Sıra, an, zaman
– Sıralanmış bir öğeler dizisi.
– Dersliklerde öğrencilerin ders dinlemek ve çalışmak üzere oturdukları yer.
– Osm. mütevaliye
– Sinema Bir salonda yan yana dizilen koltuklardan oluşan dizi.
– sinema: Bir senaryoyu oluşturan olgu, düşünce, görünümün çekim düzenini belirleyen sayı.
– elektrik: Bir elektro-motor kuvveti oluşturan çevrimden geçen çok evreli yedek dalgalı akımların düzeni.
– Bir çizelgede gözlemlerin yataylığına dizilmesinden oluşmuş dizilerden her biri.
– Adçekme yoluyla karşılaşma sırasının belirlenmesi üzerine hazırlanan ve bu sırayı gösteren liste.
– İng. sequence, bank, order, row , bench, Fixture
– Fr. Rangee, Serie, Fr. Étage, rang