TR-Sözlük

(Eşanlam / Açıklama)

denge

– Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hali, muvazene, balans.
– Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar
– Siyasi güçlerin, yetkilerin birbirini sınırlayacak biçimde dağıtılması
– Ekonomik hayatın uyumlu düzeni.
– fiz. Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma hali.
– Koyunlara ot yedirilen meydanlık, açıklık.
– Koyunların önlerinden artan, yiyemedikleri kaba ot.
– Vücudun en küçük dayanak yüzey ya da yüzeylerinde düşmeden durması. Bu, vücudun ağırlık merkezinden geçen bir düzey çizgisinin her zaman dayanak yüzeyi içinde kalması, böylece ağırlığın dayanak noktasının iki yanına denk olarak yüklenmesiyle sağlanır.
– Isildevimbilimde, kapalı dizgenin en son vardığı, ne denli beklense de değişmeyecek duru.
– Bir nesneye etkiyen kuvvetlerin birleşkelerinin sıfır olduğu durum.
– Isıldirik bilgisinde, kapalı bir dizgenin en son ulaştığı, zamanla değişmeyen durum.
– Yönetmenin sahne üzerinde tasarladığı düzenin temel öğelerinden biri. Göz dengesiz bir görünümü (bilinçsiz de olsa) sezinlediği için sahne üzerindeki oyuncuları dengelemek gerekir. Sahne üzerinde denge, iki ana bölümde ele alınır. 1. Fiziksel Denge : Bakışımlı ve bakışımsız olmak üzere iki çeşittir. Güzelduyusal Denge : Sahne üzerinde kalabalığı anlam açısından uyumlu bir duruma getirir.
– Gövdenin, en küçük dayanak olmadan yüzey ya da yüzeylerinde düşmeden durma yetisi.
– En olağandışı durumda bile gövdeyi dengede tutma sanatı. Çeşitli denge noktaları vardır: eller, baş, omuzlar, dirsekler, dişler gibi.
– (Resim, Heykel, Mimarlık) Resim, heykel ve mimarlık yapıtlarında, kullanılan öğelerin birbirlerini tartacak biçimde düzenlenmiş hali.
– 1) Bir sesin tüm frekans aralıklarının, birisinin diğerine baskın gelmemesi için yakın değerlerlerde tutulması. 2) Steryo bir müzik sistemindeki her bir hoparlörden çıkan ses şiddetinin aynı değerde olması. 3) İcra veya kayıt sırasında çalgıların ses şiddetlerinin birinin diğerine baskın gelmeyecek biçimde yakın olması.
– Halk kültürünü oluşturan öğeler arasında varolduğu savunulan denge. (Bu öğelerden biri üzerine yapılan bir baskı, kendini diğer öğeler üzerine ileteceğinden ilgili halk kültürü düzeni bozulacaktır. Eğer, öğe üzerindeki baskı kaldırılacak olursa, çok kez halk kültürü düzeni eski durumuna dönüşmektedir.) bk. denge kuramı.
– Birbirine ters yönlü güçlerin eşitlenmesi sonucu değişme eğiliminin kalmadığı durum.
– Karşıt etkilerin birbirine eşdeğer olduğu durum.
– Bir sistemi değiştirebilen birden çok etkenin, tam birbirini karşılayacak konum ve büyüklükte olmaları sonucu net etkinin sıfır çıkması hali.
– Sayışımanlıklarca tüm sayışımların borçlu ve alacaklı tutarlarının toplamını ayrı ayrı olarak toplamyerinde ve bu toplamların borç ve alacak artıklarının toplamlarını da ayrı ayrı artıklar bölümünde gösteren ve çoğunlukla ayda bir düzenlenen çizelge.
– Karşılıklı çalışan güç ya da etkenler arasındaki eşitlik durumu.
– Devimli bir nesneyi etkileyen güçlerin, o nesnenin yörüngesini ve hızını değiştirememeleri durumu.
– Karşıt kişilerin yenişememesi.
– Sahnedeki kişilerin duruşlarıyla ortaya çıkan fiziksel ve estetik denge.
– İki ya da daha çok gücün eşitleşmesinin, başka deyişle aralarındaki etkileşmenin ürünü olan göreli bir durgunluk durumu.
– otomobil: Tekerleklerin yalpasız dönüşünü sağlamak için, göbeğe ağırlıklar eklenerek yapılan ayar.
– Osm. muvazene, Muvazenet
– Alm. Gleichgewkht
– İng. balance, equilibrium, poise


Bu site kaynak olarak "TDK Büyük Türkçe Sözlüğü" kullanmaktadır. Ancak Türk Dil Kurumunun resmi sitesi DEĞİLDİR!.
Eş Anlamlısı, halk dilinde, halk ağzı, ne denir, eski dilde, mecazen, bulmacada ..
TR-Sözlük © 2020