– Büyük ve gösterişli ev
– Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu.
– hay. b. Konakçı.
– esk. Araba veya hayvanla bir günde alınan yol
– esk. Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer.
– hlk. Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası.
– Gözde oluşan ince tabaka.
– Saçtaki kepek.
– Küçük bebeklerin başlarındaki kepek tabakası.
– Cilt üzerinde kalan çıban ya da çiçek hastalığı izi.
– Yaraların sert kabuğu.
– Koyunların tüyleri arasındaki kir ve yün topakları.
– Afyon alınırken, sütü içine karışan kozalak kabuğu.
– Darı içinde bulunan kepek ve kabuk.
– Konuk, misafir.
– Yolculukta geceyi geçirmek üzere yapılan yer, han.
– Yeni doğmuş buzağının pisliği.
– Bir günlük yol aldıktan sonra varılan köy, bucak, kent.
– Ölmüş bit kabuğu.
– İki katlı köy evi.
– Durak, uzun bir yolculuk sırasında dinlenilen yer
– Bir parazitin hayatının tümünü veya bir kısmını içerisinde veya üzerinde geçirdiği, besin ihtiyacını veya korunmasını sağladığı organizma, konakçı.
– Bir parazitin veya enfeksiyöz etkenin hayatının tümünü veya bir kısmını içerisinde veya üzerinde geçirdiği, besin ihtiyacını veya korunmasını sağladığı hücre veya organizma.
– Enfekte olmuş canlı.
– Bir asılağın hayatının tümünü ya da bir kısmını içinde ya da üzerinde, geçirdiği ve besin ve korunmasını sağladığı organizma.
– Konuk olunan yer, menzil, müsafirhane.
– Bir konaklık yer
– Başta saç aralarında olan kepek
– Göz bebeği yerindeki aklık, pus
– Konuk olunan yer.
– Fr. Rhypia, hote
– İng. host