– huk. İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava
– man. Tanıtlanması gereken önerme, tez.
– esk. Atasözü.
– Fr. Type
– Söz, laf, haber, dedikodu, bilgi
– Karşılıklı konuşma, sohbet.
– Mektup.
– Tarla sulandıktan sonra boşa akan su.
– Üşütme, nezle.
– Berber kayışı.
– Sağlam.
– Tüm.
– Sağ.
– Benzer, gibi
– Hastalık, salgın
– Kısa sürede gelip geçen salgın hastalıklara verilen ad
– Yargılama sırasında, duruşmada iki yanın karşılıklı olarak bildirdikleri sözlü ya da yazılı istemler.
– Koyum, konulmuş olan. (Yun. thesei = konulmuş olan: yasalar, kurallar vb. Karşıtı: physei = doğmuş olan, doğadan olan.)
– Tanıtlanması gereken bilimsel öne sürüm.
– (Kant’ta) Usun içine düşdüğü -> çatışkılarda (antinomi) birinci öğe. (Karşıtı: ikinci öğe = karşı sav = antithesis.)
– (Hegel’de) -> Eytişimsel süreçte (sav-thesis, karşı sav-antithesis, bireşim-synthesis) birinci evre.
– iddia, müddea.
– Verilen belirli varsayımlar altında kanıtlanması önerilen genel vargı. Anlamdaş. kanıtsav, önerme.
– Kanıtlanmış olan genel vargı. Anlamdaş. kanıtsav, önerme.
– Bir önerme ile önesürülen.
– Bir önerme ile anlamdaş olan önermelerin kümesi.
– Bir önermenin doğrulayıcı yorumlarının kümesi.
– Bir önermenin içlemi; önermenin dile getirdiği durum.
– Bir görüş ya da vargıyı ileri süren yargı.
– Hikaye, kıssa.
– Söz, lakırdı.
– İleri sürülerek savunulan düşünce.
– Şöhret, ün.
– İng. pretention, allegation, assertion, thesis, theorem, assertion, proposition